Uşak’ta başlayıp Katar’da son bulan İnterpol hikayesi beyazperdeye uyarlanacak
“Rüzgargülü” ve “Zevcat” filmlerinin yönetmeni Meryem Beyza Er, İnterpol Daire Başkanlığı görevini de yapan Lütfi Çiçek’in hayat hikayesini beyazperdeye yansıtacak.
Türkiye ve Katar ortaklığında hayata geçirilmesi planlanan “Komiser Yiğit: Karun’un Laneti” filminin çekimleri Türkiye, Katar, İtalya ve Hindistan’da gerçekleştirilecek.
Yapımcılığını Kum Film’in üstlendiği, senaryosunu Mert Selek’in kaleme aldığı film, Katar’da gerçek mekanlarda çekilecek.
“Devam eden bir kariyeri olduğu için ikna etmem zor oldu”
Yönetmen Meryem Beyza Er, projenin detaylarını, çekim planlarını ve rol olacak oyuncularla ilgili bilgileri AA muhabirine anlattı.
Sekiz yaşından beri yönetmen olmak istediğini ve 8 yıldır da aktif yönetmenlik yaptığını vurgulayan Er, uzun metraj filmlerinden önce 6 kısa metraj film çektiğini ve “Biz Susunca” adlı kısa metraj filmiyle çeşitli ödüller aldığını söyledi.
Er, ilk uzun metraj filmi “Rüzgargülü”nün ardından geçen yıl da dijital platform için “Zevcat”ı çektiğini kaydederek, şu bilgileri verdi:
“Bu proje aslında benim Katar’a gitmemle başlayan bir yolculuk oldu. Katar’la ilgili herkes kadar bir fikrim vardı fakat çok da merak ettiğim bir ülke değildi. Dünya Kupası’nın belgesel çekimini yapmak üzere oraya gitmiştim. Şu anda kurgu aşaması bitmek üzere. Katar’da Lütfi Çiçek’le tanıştım. Aile dostumuz olduğu için kendisini gıyaben tanıyordum. Tanıştığımızda kendi hayat hikayesini anlattığı kitabını hediye etti. Kitabı bitirdiğimde tekrar ziyaret ettim ve filmini yapmayı teklif ettim. Hem görevde hem de devam eden bir kariyeri olduğu için ikna etmem zor oldu. Lütfi Bey’in hikayesinde beni en çok etkileyen şey kendi karakteriydi. Hem pozitif oluşu ve hem de mesleğini yapma şekli benim çok hoşuma gitti. Mesleğine olan aşkından açıkçası etkilendim.”
“Meslek seçiminde gençlere yardımcı olacak bir profil çıkaracağız”
Lütfi Çiçek’in eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi üst düzey siyasilerin yakın korumalığı ve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü gibi görevler yaptığının altını çizen Er, “İki dönem İnterpol Daire Başkanlığı yapmış birisi. Onunla tanıştığımda bir film karakteri gördüğümü düşünüyorum. Filmin adını da Komiser Yiğit: Karun’un Laneti olarak planladık.” dedi.
Meryem Beyza Er, filmi çekmeyi planladıktan sonra hem Türkiye hem Katar’da çok sayıda kurumla görüşerek destek aradığına işaret ederek, “Katar’daki yetkililerin en çok ilgilerini çeken şey günümüz Katar’ını tanıtmak istemem oldu. Katar’ı şu anki haliyle çok sevdim ve bunu anlatmak istiyorum. Oraya bir kadın olarak gittiğiniz zaman kendinizi bir ‘first lady’ gibi hissediyorsunuz. Bunu göstermek istiyorum. Filmin yaklaşık yüzde 65’i Katar’da geçecek. Odağımız Türk polisinin gücü olacak, belki de meslek seçiminde gençlere yardımcı olacak bir profil çıkaracağız.” şeklinde konuştu.
“Şu an hedefimizdeki en büyük isim Bella Hadid”
Çekim takvimini Ekim 2024 ile Mart 2025 arasında oluşturmak istediğini aktaran Er, şöyle devam etti:
“2025 yılı Türkiye-Katar kültür ilişkilerinin 25. yıl dönümü. Türkiye-Katar ortaklığındaki bu filmle bu dostluğu taçlandırmak istiyoruz. Şu ana kadar Katar’da çekilmiş ve yayınlanmış uzun metraj bir film yok. O anlamda ilk olmayı arzu ediyoruz. Oyuncu kastımızı da aslında belirlemeye başladık. Şu an hedefimizdeki en büyük isim Bella Hadid. Onunla çalışmayı çok istiyorum. Komiser Yiğit rolü de bizim için çok önemli, Körfez ülkelerinde sevilen Türk oyuncuları değerlendirme aşamandayız. Kendileriyle yakın zamanda iletişime geçeceğiz.”
“Tesettürlü kızların hikayeleri dizilerde yanlış anlatılıyor”
Genç yönetmen, yakın gelecekteki diğer projelerinden de bahsederek, Emine Şenlikoğlu’nun “İmamın Manken Kızı” romanını dizi olarak çekmek istediğini ve gerekli hazırlıkları yaptığını sözlerine ekledi.
Yakın zamanda seyirciyle buluşturmayı hedeflediği dizi projesi hakkında da bilgi veren Er, “Tesettürlü genç kızların hikayesini anlatmak istiyordum. Bize anlatılmak istenen şeylerin yanlış olduğunu düşünüyorum. Anlatmak istediklerini ama bizi tanımadıklarını düşünüyorum. Bu yüzden bizi anlatacak projeler yapmak istiyorum. Bu projeyi yapmak için tesettürün medyada moda olmasının geçmesini bekliyorum.” değerlendirmesinde bulundu.