Anadolu’nun ve Kayseri’nin Türk İslam Yurdu olduğunu tescil eden tarihi yapı


Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesindeki Melikgazi köyü’nde bulunan Melikgazi Türbesi, yüksek bir tepenin yamacındadır. Yapı üzerinde herhangi bir kitabe yoktur.

 Oktay Aslanapa “Anadolu’da İlk Türk Mimarisi Başlangıç ve Gelişmesi” adlı eserinde yapının kesin olarak Melik Gazi’ye atfedilemeyeceğini çünkü benzerlerine bakılarak türbe mimarisinin XII. yüzyılın son çeyreğinde yapılmış olabileceğini; halbuki Melik Gazi’nin 1134 yılında öldüğünü ifade etmektedir. 

Ancak bu türbenin, halk tarafından Melik Gazi’ye ait olduğuna inanılmaktadır. 

Kesme taştan, yerden 75–80 cm yüksekte bir kare kaide üzerinde dört köşe tamamıyla tuğladan yapılmış kümbet, çeşitli geometrik şekillerde (baklava ve zikzak) dizilmiş, tuğla kaplamaları ile çok itinalı bir işçilik göstermektedir. Geometrik tuğla süslemeleri ve her cephenin iki yanında dar ve uzun, mukarnaslı nişleri ile bir erken devir karakteri göstermektedir. Türbenin dört cephesine birer mazgal pencere açılmıştır. Bu mazgal pencerelerin bulunduğu cepheler dikdörtgen çerçeve içerisinde sivri kemerli, kabartma silmelerle bölümlere ayrılmıştır.   

 

Melikgazi Türbesi, klasik Selçuklu türbelerinde olduğu gibi iki bölümden meydana gelmiştir. Türbenin alt katında mumyalık, üst katında da sandukaların yer aldığı bölüm bulunmaktadır. Mumyalık kısmına türbe girişinin altındaki kapıdan girilmektedir. Mumyalık kısmı çapraz tonozlu ve haç planlıdır. Bu bölümün dışı kesme taştan, içerisi de tuğla moloz taş karışımı ile yapılmıştır. Mumyalığın üzerinde, sandukanın bulunduğu üst kat ince ve yassı tuğlalardan örülmüştür. Türbenin üzeri içten tromplu kubbe, dıştan da altıgen bir kasnak üzerine sivri külah şeklindedir. Bu türbe Meraga’da Kümbeti Kırmız, Niksar’da Kırkkızlar, Sivas’ta Sultan I. Keykavus’un türbesi ile yakın benzerlik göstermektedir.  

Selçuklu Beyi Melikgazi’nin, Pınarbaşı İlçesi’nin Melikgazi Köyü’nde bulunan türbesi, yıllarca vatandaşların şifa kaynağı olarak görüldü. Melikgazi ve beraberindeki 3 Selçuklu yöneticisinin mumyalanmış vucutları, türbeye mumla giren kişiler yüzünden 1978 yılında kısmen yandı. Yanan kısım suyla söndürülmek istenince, mumyadaki kayıp daha da arttı.

‘‘İslamiyet’te mumya geleneği yoktur. Ancak Danişmendliler İslamiyet’i seçtikten sonra da bu geleneği sürdürmüşler. Danişmendliler, Selçuklulardaki mumya geleneğinin izlerini, Kayseri’de Melikgazi, Amasya’da Gök Medrese, Konya’da Kılıçarslan Türbesi’nde görüyoruz.

Hazırlayan:Erhan ÜNLÜ

 


 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir