Kayseri şehir meydanındaki Bürüngüz Cami, bazıları tarafından İki Kapılı Camii olarak da bilinir. Bu isimlendirme 1977 yılında yapılan bu caminin yerinde olan eski camiye izafeten yapılır.
Yaklaşık 100 yıldır önemli yolların kesişim noktası olan şehir meydanı, Bürüngüz Camii ve Yer altı Çarşısı’nın yapımıyla kentin en önemli kavşak noktası haline geldi. Her geçen gün nüfusu artan Kayseri’nin neredeyse her bir ferdinin onca farklılıklarına rağmen, günde en az bir kez kullanmak durumunda olduğu kent meydanı, simgesel olarak da aynı zamanda toplumun kimliği ve hayat tarzı ile ilgili de bir fikir veriyor. Tarihsel anlamdaki ‘Meydan’ muharebeleri mekanı modern zamanlarda hayat tarzını ifade eder oldu.
İşte böyle bir simgesel değeri olan merkezde, 1977 yılında, Halk Partili belediyelerin işbaşında olduğu bir dönemde, Büyük Bürüngüzlü işadamı Rifat Bürüngüz tarafından küçük iki kapılı mescidin yerine bu görkemli cami yaptırıldı. Zaman içinde, meydan genişletilip cami önündeki bir iki katlı eski dükkanlar da yıkılınca, iç kaleyi ve saat kulesini de gölgede bırakacak şekilde kent meydanına hakim hale geldi. Kırk yıldır çekilen tüm Kayseri kent meydanı enstantenelerinde baş aktör, sırtını Kale’ye ve Erciyes’e veren yüksek kubbeli, çift minareli Bürüngüz Camii oldu.
Bu kent meydanını kuşatan görkemli caminin mimarı Cevat Ülger, Refik Bürüngüz’den aldığı insiyatifle, Eskişehir’de uygulamış olduğu projeyi daha geliştirerek bu eseri ortaya çıkardı. Ressam, Karikatürist ve Mimar özelliği de olan Cevat Ülger, İslam Medeniyetinin ortaya çıkardığı kadim İslam Mimarisinin zirveye çıkmış yönlerini Bürüngüz Camiinde adeta nakış nakış işlenmesini sağladı. Aynı zamanda mütefekkir derinliği de bulunan Cevat Ülger’in, İslami gazete ve mecmualarda çizmiş olduğu günlük karikatürler ve kapak tasarımını yapmış olduğu birçok İslami yayın da bulunmakta. Şair mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun yetişmesinde de önemli katkıları olan Ülger, Bürüngüz Camiinin tamamlanma aşamasında iken 1977 yılının 6 Eylül’ünde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Bu caminin yapımıyla beraber, Kayseri sülieti ve kent meydanı imajı bambaşka bir çehreye evrildi. Meydana karabasan gibi çöreklenen yüksek binaların, dev otellerin iç karartan görüntülerine rağmen, onsuz meydan bile tahayyül edilemez oldu.
Osmanlı mimari tarzı esas alınarak yapılan geniş kubbeli Bürüngüz Caminin, alt bodrum katının verdiği yükseklikden dolayı heybeti ve görkemi daha da artırıldı. Beş kubbeli son cemaat mahalli, aydınlık ve ferahlatıcı iç mekanı, insanın bakmaktan kendini alamadığı tavan ve kubbe tezyinatı ile Eski Kayseri’nin şehir surları içinde, estetik bakımından Ulu Cami’yi bile geride bıraktı.