Topluluk adına konuşan Nüket Ünal Rutli, “Belediyelere denetim yapılması, idari ve cezai yaptırımlar getirilmesi gerektiğini defalarca dile getirdik. Yarın bu yasa değişikliği kabul edilirse sokağımızdaki canlar ölüme götürüldükten sonra hiçbir çıkarı olmadan yalnızca bu canların dostluğuna karşılık ve ‘bize sığınan masum can’ zihniyetiyle emekli aylığından artırarak o canı doyuran teyzemize biz ne hesap vereceğiz? Okuldan gelip mahallesindeki sokak köpeği ile oyun oynayan merhametli bireyler olarak yetiştirilen çocuklarımıza ne hesap vereceğiz? Sivil toplum kuruluşları, bilim insanları ve kamuoyundan gizli hazırlanan, katliam ve üreme döngüsünü devam ettirecek bu kanun teklifi geri çekilmelidir” dedi.
Geçtiğimiz günlerde sokak hayvanlarına yönelik yeni yasa tasarısı TBMM’ye getirildi. Yasa tasarısına göre; sahipsiz bütün sokak hayvanları toplatılacak, kuduz riski taşıyan, saldırganlaşmış ve sahiplendirilme imkânı olmayan köpekler uyutulacak, sahiplendiği köpeği sokağı bırakanlara hayvan başına 60 bin lira idari para cezası uygulanacak ve kanunun açık emrine rağmen yeterli çalışma yürütmeyen mahalli idareden sorumlu yöneticiler 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.
Kayseri Hayvanları Koruma Derneği tarafından yasa tasarısına tepki göstermek ve karşı çıkmak adına basın açıklaması düzenlendi. Toplanan grup adına konuşan KAYHAKDER Sözcüsü Nüket Ünal Rutli, “Dünyaya örnek olarak 2004 yılında çıkarılan ve belediyelerin bakımevi kurarak kısırlaştırma yapmalarını öngören 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununa rağmen, maalesef Türkiye’deki 1389 belediyenin yaklaşık 1200’ünde hala bakımevi bulunmamakta ve kısırlaştırma çalışmaları yapılmamaktadır. Bu durum, bu zamana kadar kanunun uygulanmasında ciddi eksiklikler olduğunu göstermektedir. Kısırlaştırma yapmayan yerel yönetimlerin görevlerini ihmal etmeleri sonucu, sokak hayvanları aç ve sefil bir yaşam sürmek zorunda kalmıştır. Üstelik hızla sayıları artan hayvanlar nedeniyle vatandaşlar da bu durumdan şikâyetçi olup belediyelere başvurduklarında, belediyeler bu hayvanları toplarken bir kısmını öldürmekte, geri kalanlarını ise başka ilçelere, beldelere, çöplüklere, ormanlara ve otobanlara terk etmektedir. Bu terk edilen hayvanlar üremeye devam etmekte ve böylece katliam ve üreme döngüsü sürmektedir. Hayvanseverler, gönüllüler ve sivil toplum kuruluşları olarak, 20 yıl boyunca belediyelerin bakımevi kurup kısırlaştırma yapması için mücadele ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Belediyelere denetim yapılması, idari ve cezai yaptırımlar getirilmesi gerektiğini defalarca dile getirdik. Yarın bu yasa değişikliği kabul edilirse sokağımızdaki canlar ölüme götürüldükten sonra hiçbir çıkarı olmadan yalnızca bu canların dostluğuna karşılık ve ‘bize sığınan masum can’ zihniyetiyle emekli aylığından artırarak o canı doyuran teyzemize biz ne hesap vereceğiz? Kedi ve köpek dostlarının ölüme götürüldüğünü ona nasıl açıklayacağız? Okuldan gelip mahallesindeki sokak köpeği ile oyun oynayan merhametli bireyler olarak yetiştirilen çocuklarımıza ne hesap vereceğiz? Sivil toplum kuruluşları, bilim insanları ve kamuoyundan gizli hazırlanan, katliam ve üreme döngüsünü devam ettirecek bu kanun teklifi geri çekilmelidir” diye konuştu.