Doç. Dr. Hüseyin Mercan konuşmasında Hamas mücahitlerinin, 7 Ekim’den itibaren başlattıkları “Aksa Tufanı” operasyonu ile tarihin akışını kökten değiştirdiklerini ifade etti. Doç. Dr. Hüseyin Mercan konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Filistin’de 6 Ekim’deki durum 7 Ekim’den farklı değildi. Biz Hamas’ın direnişini kendi insanımıza anlatmaya zorlanıyoruz. 7 Ekim sabahı ile beraber neler gördük şöyle bir sıralayacak olursak: 1. Demir kubbenin delinebileceğini, 2. İşgal devletine de başkaldırılabileceğini, 3. Avrupalı devletlerin işgal devletine karşı kendilerini borçlu hissetmelerinin İsrail’in işgalini destekleyen tavra sebep olduğunu, 4. Hamasın ‘Furkan Savaşı’ ismini verdiği savaşa biz İsraillilerin dediği gibi dökme kurşun savaşı dedik, ancak bundan sonra terör devletinin kavramları ile konuşmamayı öğrendik, 5. Filistin tarihinde ilk defa Filistinlilerin ürettiği bir kavram olan Aksa Tufanı kavramı yoğun olarak kullanıldı. Bugüne kadar Batı medyasının ürettiği kavramlarla konuşuyorduk. Artık ilk defa direniş gösteren bir toplumun ürettiği kavram uluslararası arenada kullanıldı, 6. İlk defa İsrail korkuyu kalbinde hissetti. Yenilebileceğini anladı.”
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Mercan konuşmasında şunları da ifade etti:
“Dünyevi bir İsrail yönetimi yanında artık bundan sonra Tevrat okuyan ve Tevrat’ta geçen hükümlerle amel eden bir İsrail yönetimi oluştu. Mesela artık geçmişten daha fazla Yahudi şeriatına göre hareket etmeye başladılar. Netenyahu birkaç ay önce Yahudilerin Ameliklerin İsraillilere yaptığını unutmayın dedi. Ona göre Amelikler kimler? Filistinliler. Yani bunlar insan değil, hayvan, bunların canlı neyi varsa yok etme anlayışına sahipler. İsrail Hamas’ı bitirmek için her yolu deniyor. Planlı bir suikastle Şeyh Ahmet Yasin’i şehit ettiler. Ama hareket ayakta kaldı. İsrail işgal devleti Gazze’ye 2008’de, 2014’te saldırdı ama başaramadılar. O zaman bu fikri benimseyen kim varsa herkesi öldürelim diye yola çıktılar. Onlara göre insansı hayvanlarla savaşıyorlardı. Bu yüzden de havadan saldırarak bitirmeye çalışıyorlar. Ne Avrupa ne de Amerika’ya karşı bir korkuları yok. Onun için pervasızca soykırım yapıyorlar. Böyle bir soykırım mantığı ile çalışan akılla ve toplumla karşı karşıyayız. İsrail’in içindeki bir grup halk sadece esir olan yakınları için protesto ediyorlar. Yoksa Filistin’e acıdıkları için değil. Yakınımın bir mezarı olsun diyorlar.
Bugün ABD’deki üniversitelerde yer yerinden oynuyor çünkü şu ana kadar insan haklarını kendi insan anlayışı temelli anlattılar. Ama olan bitene baktıklarında gerçeğin öyle olmadığını gördüler. Hamas İsrail’in yenilmez algısını yıktığı için Batı İsrail’i destekliyor. Şu an Gazze bütün dünyaya bir ders veriyor. Ortadoğu uzmanları artık bölgeyi değerlendirirken 7 Ekim’den önce ve sonrası diye anlatacak. BM’de iki devletli çözüm olabilir. Ama iş gelip dayanıyor Kudüs’e. Bütün Yahudiler buna ikna edilirse olur. Bu da ne kadar mümkün olabilir düşünmek gerek. Gerek Yahudi dünyasında gerek İslam dünyasında Kudüs’ten vazgeçme anlayışı mümkünse barıştan da söz edebiliriz. Tabii bunun yanında unutmamamız gereken bir husus da, Hamas’ı Daeş ve benzeri terör örgütlerinden ayıran temel özellik Hamas’ın İslam hukukuna uygun olarak gösterdiği tavrıdır. İsrail amacına ulaşamayacağını düşündüğü için kısır döngüyle devam etmek zorunda kaldı ve şu anda Filistinliler verdikleri insan kaybına rağmen önümüzdeki dönem için insiyatifi ellerine almış oldular.”
Doç. Dr. Hüseyin Mercan programın sonunda, programla ilgili olarak dinleyicilerin sorularını cevaplandırdı.