Hepimiz hayatımızda zaman zaman karşımızdakilere bir şeyler anlatma ihtiyacı duyarız. Fakat bu çabaların bazılarında çok şey bildiğini düşünen ama çok az şey bilen ‘’kendinden fazla emin’’ insanlarla karşılaşırız. Her zaman sizden daha fazlasını bildiğini iddia eden insanlar.
Meraklanmayın, siz bir konuyu istediğiniz kadar iyi bilin, bu konuda profesyonel olun, hatta Nobel ödülü kazanın her zaman bu konuyu sigara molalarında ve iş yapmamak için iş yerinde bilgisayardan ciddi bir iş yapıyormuş gibi yaparken facebook’a bakarak öğrenmiş ve sizden daha iyi bilen birisi vardır bu dünyada. İnsan onlara laf anlatmaya çalıştıkça onlar anlamamak için direnir. Bu tip durumlarda hepimizin karşısındakinin beynini açıp anlatmak istediği şeyi oraya koyup kapatmak istediği zamanlar olmuştur. İyi de hayattaki tüm kendisininkilerden farklı olan fikirlere kulaklarını tıkamış olan bu insanlara bir şeyi nasıl anlatabiliriz? Açıkçası bende birçoğunuz gibi bu tarz durumlarda iletişimini düzeltmesi gereken kişinin dinleyiciler olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat ne yazık ki insanların birçoğu hatalarını farkında değil ve zaten farkında olanların birçoğu da bu yazıyı okumayacak. Bu yüzden iletişim kurmak için kendini geliştirme görevi anlatıcılara düşüyor.
Aslında hepimiz az önce bahsettiğim türden insanlar olabiliyoruz. Kendimize özgü çeşitli fikirlerimiz var ve bazen bize bir şeyler anlatmaya çalışan kişilerin görüşlerine katlanamıyoruz, onların sözlerini kesme ihtiyacı duyuyoruz. Onların düşüncelerinin tamamen yanlış olduğu kanaatindeyiz ama yanlış yapıyoruz. Ya da belki şu an ben de birilerinin düşünceleriyle çelişiyorum ve direk ‘’yanlış yapıyoruz’’ diyerek ‘’kendinden fazla emin’’ insanlardan biri oluyorum. Bu yüzden de ‘’eksik düşünüyorsun’’ sözünün ‘’yanlış düşünüyorsun’’ sözünden daha etkili olduğunu kanaatindeyim. Çünkü bizim fikirlerimiz belki karşımızdakiyle çelişiyor ve karşımızdaki bizle aynı şeyleri yaşamadığı için ona fikirlerimizin çelişmesinin sebebini açıklayamıyoruz. Ve yanlış düşünüyorsun deyip kestirip atıyoruz.
Ne var ki karşımızdaki bizim düşünce yapımızı tamamen kavrayamadığı için bu gibi durumlarda onun gözünde yanlış düşünen biz oluyoruz. Bu yüzden de kendisininkinden farklı olan düşüncelere açık olmayan bir insana bir şey anlatmaya çalıştığınız zaman ve o sürekli yanlış düşünüyorsun demeye başladığı zaman, birkaç dakikalığına susun ve karşınızdakinin fikrini tümüyle dinleyin. Karşınızdaki kişi sözünü bitirdikten sonra bu bilgiyi nereden edindiğini sorun. Birlikte sigara molasına çıktığımız Mehmet diyemeyeceği için o Mehmet’e bir unvan yakıştırıp söyleyecektir. Ya da Facebook’ta gördüm değil de bir yazıda okudum diyecektir. Nasılsa bu insanlar hep o yazının kaynağını unutmuş olurlar. İletişim kurarken ve karşıdakine bir bilgi aktarmanız gerektiğinizde belirli bir unvanı olan kişiler ve yazılar her zaman daha ikna edici olmuştur. Birisi size herhangi birinden duydum demek yerine bir yazıda okudum derse ikna olma olasılığınız daha yüksektir. Bu ‘’kendinde fazla emin’’ insanlarda aynen böyle yaparlar.
Okuduğu yazının yazarının ya da duyduğu kişinin neden böyle düşündüğünü önemsemezler. Önemsedikleri tek şey kendi fikirleriyle aynı olmasıdır. Onlara daha unvan sahibi insanların ya da daha nitelikli yazıların onlarınkiyle çelişen görüşlerini gösterin, görmezden geleceklerdir. Ve hiçbir zaman böyle bir insan olduklarını kabul etmezler. Bu insanların her dediklerine doğru dedikleri neredeyse takıntı derecesinde sevdikleri insanlar vardır. Hadi ama bu takıntılı oldukları insanlar bile zaman zaman kendi hatalarını kabul etmelerine rağmen onları hala hatasız olarak göstermeye çalışan bu insanların kendi hatalarını kabul etmelerini bekleyemezsiniz.
Belki o insanlar hamster değil ve sizde onlara evrim teorisini anlatmaya çalışmıyorsunuz ama bunu yapmak bile belki daha kolay olabilirdi. Kendini herkesten üstün gören biri elbette kendini hamsterlardan da üstün görecektir ama bazen hamsterlar bir daha iyi birer dinleyici olabiliyorlar.
Bu yüzden kıymetli okuyucularım eğer hepimiz böyle bir insanla karşılaştığımızda bir hamster alıp ona evrim teorisi öğretmeye başlasaydık ve en az bir konuda bile kendinden fazla emin olmayan bir insanla karşılaşana kadar öğretmeye çalışmaya devam etseydik, emin olun hepimiz şimdiye kadar en az bir hamstera evrim teorisini öğretmiş olurduk.
Elif Bektur